Hodri meydan âşıklar çıksınlar ortaya!
Bu şehir, sevdaların en iyisine layık biliyorum.
Hatta sevgililerin de…
Öyle yalandan seviyormuş gibi görünüp sonrasında kuytu bir köşede elinden oyuncağı alınmış çocuk edasıyla kıytırık kıytırık ağlayanlara değil.
Harbi olanlara layık!
Delikanlıca sevenlere…
Her bakışında birçok şeyi görebilip, anlayanlara layık bu şehir!
Seviyorum derken, kullananlara değil.
Seviyorum derken, yukarı çıkma basamağı olarak kullananlara değil.
Seviyorum derken, reklam ile rol yapanlara değil.
İşte;
O yüzdendir ki, ezber bozmak açısından aleni olarak haykırıyorum;
Bu şehrin en büyük düşmanları bana göre STK başkanlarıdır.
Onların bu şehri sevdiklerine nedense hiç inanamadım…
Koltuğuna yapışmış ve kalkmamak için direnen, o koltuk olmayınca hayal dahi kuramayan ve lavaboya ihtiyaç giderinceye kadar gitmek yerine, lavabosunu dahi makam odasına taşıttıranlara hiç değil…
Hem zaten,
Bu şehrin başına ne geldi ise hep bu makam seviciler yüzünden geldi.
Etraflarındaki birkaç tane destekçilerinin sayesinden makamında uzun süredir oturanların derdi yarını nasıl atlatırım olurken; henüz birkaç yıllık olanların derdi ise uzun bir süre daha bu koltukta daha nasıl kalabilirimin hesabındadır.
Oysaki proje üretip, bu kadim inanların dertlerine deva olsalar o koltuğu onlara kurban edeceğimizin farkında dahi değildirler.
Kim ne der ise desin inanın umurumda bile değil.
Bu şehir ciddi anlamda kalkınma istiyor ise kadim ilimizde ikinci dönem STK Başkanlığı kesinlikle yasaklanmalıdır. Başlanılan projenin bitirilmesi ise mecburi tutulmalıdır. Hatta ve hatta mensubu bulunulan STK üyeleri nöbetleşe sırasıyla ve yaş durumuna göre oturmalı bu koltuğa.
Yeter ki istenilsin; o zaman yapılacak ve takip edilecek proje de üretilir, taslak ta…
Biz ne yapıyoruz adamı seçtikten sonra STK nın tüm tapularını, kaynaklarını, maddi-manevi tüm değerlerini, dününü-bugününü ve dahi yarınını teslim edip sonrasında akla hayale gelmeyen mucizeler beklemekteyiz.
Koltuğa geçen değerli başkanımız olan o vatandaş ne yapıyor?
Öncelikle o makamda daha kaliteli ve daha kalıcı imza atmak için milyonlarca lira verip ilk iş olarak bir imza kalemi alıyor.
Akıllara zarar, inanıyor musunuz? Onlarca milyon tl bir imza kalemine, hem de Erzurum gibi bir yerde…
Buna benzer neler var neler!
Allah aşkına kuruşu kuruşuna hesap veren kaç STK mız var bizim.
Kapısından içeri rahat bir şekilde girip, burası bu şehrindir bu şehire aittir diyebileceğiniz kaç tane STK mız var?
İster tabela kurumu olsun, ister sözde faal olan.
Ciddi olanlardan, ciddi çalışanlardan birkaç tane örnek verebilir misiniz? Mesela son altı ayda bu şehrin ekonomisine ne tür bir katkı sağlamış? Nasıl bir çalışma ile bu şehrin turizmine, sanayisine, eğitimine, sağlığına, sporuna hatta ve hatta insanından geçtim, kendi üyelerine ne tür bir katkı sağlamış öğrenebilir miyiz?
Bunlardan geçtik;
Kurumun bütçesinden son bir yıl içerisinde sözde veya özde misafir, eş-dost ve akrabalar dâhil olmak üzere kaç milyon liralık hediye dağıtılmış?
Hem de isim ve bedel olarak!
Merak ediyoruz hangi STK da bu tür eylemler yapılmış?
İşte 2025 in ilk günlerindeyiz ve birileri çıkıp 2024 te ben bu kadar hediye dağıttım, bu kadar parayı şuralara şu iş için harcadım desin.
Hatta var ise o kadar yürekli olanı “ şu kadarını da kendi cebimden karşıladım” desin…
Açıklasın ve bizler de öğrenelim.
Başta Başkanları olmak üzere hangi STK nın yönetimleri bu şehrin adını kullanmadan, bu şehrin değerlerini kullanmadan, bu şehrin maddi veya manevi gücü olmadan kendi çabalarıyla bu şehrin kalkınması için ne adımı atmış.
Artık bazı şeyleri sorgulayarak öğrenmeyelim mi?
Vakti gelmedi mi daha?
Yoksa başkanlık koltuğuna oturduktan sonra; yıllar, yıllar, yıllarca hem de her hangi bir çaba içerisine dahi girmeden sefa sürmek elbette kolay.
Bakınız etrafınıza kimlerin ne iş yaptığını zaten göreceksiniz!
Oysaki,
Evinde iki çocuğunu bir araya getiremeyenlerin, bu şehrin sorunlarını bir araya getirmesini beklemekti bizim yanlışımız.
Hayatında bir işçi bile çalıştırmamış ve sigorta primi ödememiş olanlardan, kalkınma hamlesi beklemekti bizim yanlışımız.
Hayal kurmayı bile beceremeyenlerden, şehrin vizyonunu belirlemesini beklemekti bizim yanlışımız.
Sonrasında kalkmışız; bu şehrin yarınlarını kendi yarınlarından aziz bilip, çalışırken eriyenlere ve şehrin adını ön planda tutanlara “nereli” sorusu gibi saçma sapan bir soru ile avuturuz kendimizi…
Acaba diyorum, birileri bilinçli olarak mı bu soruları sorduruyor?
Ama ben onu bunu bilmem; artık, gerçek anlamda vakti geldi diye düşünüyorum.
Birileri çıkıp ta neredeyse asırlardır oturdukları bu koltuklarda, kime ne hizmet etmişler ve karşılığında ne almışlar, bu kaynakları nasıl harcamışlar ve bu yapılanların hesabını ise kim tutmuş açıklasınlar da öğrenelim artık.
Değil mi ki bu şehir sevdaların en iyisine layıktır dedik, hodri meydan aşıklar çıksınlar meydana…
21 Ocak 2025