Ergin, "Aslında sorunu yalnızca kapasite fazlası olarak görmemek gerekiyor. Toplam mahkûm sayısı kapasitenin altındaki bir rakam olsaydı da, koğuş sisteminin yaygın olduğu cezaevlerindeki koşullar virüsle mücadele açısından yine sıkıntı yaratırdı." ifadesini kullandı.
Ergin yazısında şunları kaydetti:
Aslında tutuklularla ilgili bir yasal düzenleme gerekli de değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) içtihatlarının esas alınması ve yürürlükteki yasal çerçevenin layıkıyla uygulanması soruna zaten çare olacaktır. AİHM ve AYM içtihatlarından vazgeçtik, sulh ceza hâkimlerinin belli suç kategorilerinde alacakları kararlarda Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki ‘adli kontrol’ sistemini uygulamaya koymaları bile yeterlidir.
Evrensel hukukta esas olan tutuksuz yargılamadır. Ceza hukukçusu avukat Fikret İlkiz, “Yargı Reformu Strateji Belgesi uygulansın, tutuklularla ilgili meseleye çare bulunmuş olur” şeklinde konuşuyor.
Adalet Bakanlığı’nın web sayfasında yayımlanan bu belgeye bakıldığında tutuklamanın “
a) İstisnai bir tedbir olduğuna,
b) Tutuklamanın zorunlu hallerde ve ölçülü bir tedbir olarak uygulanmasına ve
c) Tutukluluk süresinin makul olmasına” vurgu yapılıyor. (Sayfa 8)
Görüleceği gibi, korona tehdidiyle birlikte gündeme gelen cezaevlerindeki tutuklular meselesi için özel bir formül bulunması gerekmiyor. Yalnızca ‘Yargıda Reform Strateji Belgesi’nin uygulanması yeterli olacaktır.
Buradaki gereklilik tutuklu gazeteciler açısından özellikle geçerlidir. Meslektaşlarımızın tutukluluk durumlarının muhakkak çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz. ‘Adli kontrol’ müessesesi işletilerek bir an önce bulundukları cezaevlerinden evlerine geçmeleri sağlanmalıdır, hiç zaman kaybedilmeksizin...