Üniversiteler, kamu binaları ve iş yerlerinde aşı zorunluluğu ve olmayanların PCR zorunluluğu ile ilgili arkası arkasına yapılan açıklamalar üzerine,11 Eylülde miting çağrısı yapan Anadolu Birliği Partisi genel başkanı Bedri Yalçın bugün basına aşağıdaki açıklamayı yaptı:

Biz, parti yönetimi, miting çağrımıza destek veren siyasi ve sivil, STK’lı bileşenlerimizden gelen çağrı üzerine resmi çevrelerin PCR ile zorunlu aşıya dönüşen açıklamaları üzerine, acil olarak yaptığımız istişare sonucu, bir yandan halkımızı sükûnete davet ederken öte yandan yöneticileri, siyasi partileri bu konuda sorumluluk üslenmeye, sürece müdahil olmaya davet zarureti hasıl olmuştur.
Bu durum ülkemiz için ekonomik, politik anlamda telafisi zor hadiselere sebep olmasından endişe ediyoruz.
Dünya Global Resetçilerin tehdidi altında bir meçhule doğru sürüklenmektedir. Trans Humanizmden söz edilmektedir. İnsan din, ahlak, cinsiyet ve geleneğinden soyutlanarak BİREY olarak GENDER şeklinde tanımlandıktan sonra, bugün Chiplenerek Neuralink teknolojisi ile Siborglara dönüştürülmek sureti ile nesneleştirilerek sadece yeni bir dünya düzeni değil, biyolojik insan türünü sona erdirerek yeni bir insan inşa edilmeye çalışılmaktadır. 
Yeni Global Düzende Aileye de Yer Yoktur.
CoVID 19 adını verdikleri virüs ile birlikte 5G, Starlink aynı oyunun parçaları olarak dört koldan saldırılarla toplum baskılanarak dayatılmaya çalışılmaktadır.
Siyasi emellerini Global çete ve Neoemperyalist Globalistlerin siyasi emelleri, şahsi çıkarlarını, uluslararası sermaye tekellerinin çıkarları ile tevhit eden karanlık güçlerin dayatmalarına boyun eğmeyeceğiz. Tarih onların, Medya, Mafya, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, Akademi ve STK içindeki işbirlikçilerini de affetmeyecektir.
Pazartesi’nden itibaren Üniversitelerde ve iş yerlerinde aşı zorunluluğu, uymayanları PCR şartı dayatmasının siber faşizme, siber diktatörlüğe doğru atılmış bir adım olduğunu bunun bir insanlık suçu olduğunu düşünüyoruz.
Dünya DSÖ’den Büyüktür.
Sorumluluğu yapana ait olan bir zorunlu uygulama hukuksuzluğun zirve noktasıdır.
Mevcut uygulamalar, hukuksuzdur, anayasa suçu işlenmektedir.
Halka açıklanan bilgiler, gerçekçi olmadığı gibi ahlaki de, hukuki de değildir. Akla zarar bahaneler bilimsel temellerden yoksundur.
“Zorunlu aşı değilse zorunlu PCR dayatması” ve karşı çıkanların zorla aşılanması, çocukların ailelerinden alınmasına kadar varan vahşi uygulama taleplerini reddediyoruz.
Bugün günlerden Cuma. Müslümanların bu kutsal gününün bu şekilde bir felaketle kirletilmesini reddediyoruz.
Bu hukuk dışı dayatmayı reddediyoruz. Bu dayatmaya karşı yasama, yürütme ve yargı yolu ile, tüm yasal süreçleri ve yöntemleri işleterek, kitlesel anlamda  mücadelemizi sürdüreceğiz. Sosyo politik, sosyo psikolojik, ekonomik ve siyasi sonuçları olacak bu kararları milli bir felakete dönüşmesi endişesi ile reddediyoruz. Bu kararların ülke genelinde grev ve boykotlara yol açması endişesi taşıdığımızı ve bu karardan bir an evvel vazgeçilmesi gerektiği konusunda bu senaryoların arkasındaki lobileri de milletin sabrının sınırlarını zorlamaması konusunda uyarıyoruz!
Biz “Dünya DSÖ’den büyüktür” diyoruz. Biz Kuva-i Milliye’nin çocuklarıyız. Biz Müdafa-yı Hukuk devamıyız. Emperyal dayatmalara boyun eğmeyeceğiz.
Biz “Hakka tapan bir millet” olarak, inanıyoruz haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır. Biz inanıyoruz ki, karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır. “Islah edici” potuna bürünmüş, “Bozguncular”ın oyunlarını bozacağız. “Hakkıdır Hakka tapan milletimin Hürriyet”
Devlete yönetenlere sadakatımız, devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyetinin üssül esası olan, adalet, barış, hürriyet, mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil emniyetimize sadakatı ölçüsündedir.
Provokasyona Gelmeyelim
DSÖ’nün plandemi kapsamındaki emirlerini yerine getiren Sağlık Bakanlığı, halkın sabrını  zorlayan, öfkelendiren tüm tedbirleri hayata geçiriyor. Sağlık Bakanlığının bu çabası, aile içine kadar girecek ve ülkemizde önlemesi zor bir kaos ortamı yaratacaktır.