İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı; 11 ilimizde yaşanan deprem felaketi ile ilgili TBMM’de yaptığı konuşmada sistemi eleştirerek, “Cumhurbaşkanı ‘Devleti şirket mantığıyla yönetmeliyiz, kazan-kazan düsturumuz olmalı’ dedikten sonra tek tek bütün kamu kurumlarını maalesef kaybetmeye başladık” dedi. Subaşı, bu felakette insanlarımız ve şehirlerimiz gibi AFAD ve Kızılay da enkaz altında kaldığını söyledi.
TBMM Genel Kurulunda deprem felaketi ile ilgili İYİ Parti adına konuşan Hasan Subaşı, ülkemizin gerçekten büyük felaketler yaşadığını belirterek; “Üst üste iki deprem sonucunda 11 ilimiz enkaz altında kaldı, on binlerce insanımızı kaybettik, şehir merkezlerinde büyük tahribatlar oldu. Ben, buradan, kaybettiğimiz insanlarımız için tekrar başsağlığı diliyorum, inşallah, bir daha ülkemizin bu tür felaketlerle karşılaşmamasını diliyorum” diye konuştu.
Subaşı, bu felaket sırasında ilk başta, Cumhurbaşkanlığı sisteminde düğmenin yanlış iliklendiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Kızılay Holdingleşme sevdasına kapıldı
“Sayın Cumhurbaşkanı ‘Devleti şirket mantığıyla yönetmeliyiz, kazan-kazan düsturumuz olmalı’ dedikten sonra tek tek bütün kamu kurumlarını maalesef kaybetmeye başladık ki bunların içinde en değerlisi 1868 yılında Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak kurulmuş olan Kızılay’dı. Kızılay da bu kazan-kazandan, şirket mantığından etkilenmek suretiyle bir holdingleşme sevdasına kapıldı, oysa bu yardım derneği, bizim baş tacımızdı. Dünya çapındaki Kızılay holdingleşme hevesiyle, depremde enkaz altında kalan insanlarımız ve şehirlerimiz gibi AFAD ve Kızılay da enkaz altında kaldı maalesef”
Şirketler kar, dernekler yardımı amaçlar
Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Cumhurbaşkanı’nın ‘şirket mantığı ile yönetim’ gereği 13 tane şirket kurulduğunu da belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Devlet ve yardım kuruluşları kazan-kazan esasına dayalı olarak şirket mantığıyla yönetilecekse eğer, Türkiye’de de dünya ülkelerinde de çok tecrübeli, bu konuda yönetim kabiliyeti olan şirketler var. Oysa yardım dernekleri ve cemiyetleri yardımı amaçlar, şirketler ise sadece kâr amacıyla yönetilir. Bir cemiyeti, bir vakfı, bir yardım kuruluşunu şirket mantığıyla yönetmek mümkün olmamaktadır çünkü kazanmakla ilgili şirketlerin ciddi deneyimleri vardır ama siz bir yardım kuruluşunu bir şirkete dönüştürürseniz maalesef, kazanabilmek için afet bekler hale gelirler. Öyle ki bugün yaşandığı gibi, Kızılay afet sonrası atağa geçmiş afetzedelere çadır ve elindeki malları satmaya başlamıştır çünkü amacı kârdır”
Göbeklitepe’de sütunlar bir milim oynamadı
Hasan Subaşı konuşmasının son bölümünde Prof. Naci Görür’ün bir açıklamasını hatırlatarak; “Urfa şehri yıkılmıştır ama 19 kilometre ilerisinde, on iki bin yıl önceki yerleşim merkezi Göbeklitepe’de şehrin sütunlarında 1 milim dahi oynamamıştır, hareket olmamıştır. Yani, on iki bin yıl önce insan yaşamıyla ilgili yerleşim merkezlerinin ne kadar özenle yapıldığı orta yerdeyken biz, maalesef, bu konuda da toplum olarak sınıfta kaldık. Bir zihniyet devrimine gerçekten ihtiyaç var!..”